Hakan Gürbüzer

Biyografi:
1990 Denizli’de doğdu
2010-2014 Pamukkale Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü
2014 Mezuniyetinden sonra dövme stüdyosunda çalışmaya başladı
2017 Kendi dövme stüdyosunu açtı
Sanatçı Denizli’de yaşamakta ve çalışmaktadır

Karma Sergiler:
2022 Bir Grup İnsan, Merkez Efendi Kültür Merkezi, Denizli, Türkiye
2014 Öğretmen Okullarının Kuruluşunun 166. Yıl Dönümü sergisi, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Denizli, Türkiye


Hakan Gürbüzer 1990 yılında Denizli’de doğdu. 2010-2014 yılları arasında Pamukkale Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nde eğitim gördü. Mezuniyetinden sonra dövme stüdyosunda çalışmaya başladı ve 2017’de kendi dövme stüdyosunu açtı. Sanatçı halen Denizli’de yaşamakta ve çalışmalarını devam ettirmektedir.

Hakan Gürbüzer, 2014 yılında “Öğretmen Okullarının Kuruluşunun 166. Yıl Dönümü” sergisi (Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Denizli) ve 2022 yılında ise “Bir Grup İnsan” (Merkez Efendi Kültür Merkezi, Denizli) isimli karma sergilerde yer aldı.


Sanatçı Beyanı:
Bugün hayatta olan tüm insanoğlu, binlerce yıllık insanlık geçmişinin belleğini taşır. Bu bellekte geçmişin korkularını, bilgilerini, inançlarını, geleneklerini, törelerini, kültürlerini, bağlılıklarını, alışkanlıklarını taşımaktayız ve bunlar kendi içimizdeki çatışmaların bir tarafını oluşturmaktadır. İçimizdeki çatışmanın diğer tarafında ise bulunduğumuz coğrafya, teknoloji, eğitim, kişisel haklar, özgürlük, içinde bulunduğumuz dönemin tehditleri, endişeleri, sıkıntıları, korkuları bulunmaktadır. İnsanın içinde ne kadar ilke, ideoloji, fikir var ise iç dünyasındaki çatışmalar da bir o kadar fazladır. Bu çatışmaları ortaya çıkaran etkenler nelerdir? Bu çatışmalarla nasıl başa çıkıyoruz, ne gibi çözümler üretiyoruz? Üretebiliyor muyuz? Bu durumun bizde yarattığı ruhsal ve fiziksel etkileri nelerdir?

Genel kompozisyonda öncelikli olarak formları ve renkleri kullanıyorum. Genelde odak noktası olarak tek figür kullanmayı tercih ediyorum. Odak noktasındaki figürü izleyiciye dönük yaparak izleyici ile eser arasında bağ kurmayı amaçlıyorum. Figürü ve mekânı deforme etmenin aslında insanoğlunun iç dünyasında neler düşündüğünü ve bunları dışarı nasıl farklı yansıttığını gösterebilmek açısından iyi bir yol olduğunu düşünüyorum. Manifestom; duyguyu ve o havayı renklerle anlatmak ve bütünlük sağlamak, resmin geneline baktığımızda ise renk ve deforme edilmiş formlar ile hem uyumlu hem de uyumsuz bir hava yaratmaktır.