Bayram Demir

Biyografi:
1981, Kastamonu, Türkiye’de doðdu
2001-2010 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü (Hüsamettin Koçan Atölyesi), Ýstanbul, Türkiye
Ýstanbul’da yaþamakta ve özel sektörde kumaþ tasarýmcýsý olarak çalýþmaktadýr.

Bayram Demir 1981 yýlýnda Kastamonu’da dünyaya geldi. Kadýrga Endüstri Meslek Lisesi Mobilya Dekorasyon Bölümü’nde okudu. Mezun olduktan sonraki 2 yýl boyunca birçok mobilya atölyesinde alanýnda tecrübeli ustalarla çalýþtý. 2001 yýlýnda Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’ne baþladý ve 2010 yýlýnda Hüsamettin Koçan Atölyesi’nden mezun oldu. Öðreniminin ilk yýllarýndan itibaren tekstil þirketlerinde baský, nakýþ ve çeþitli aksesuarlar için grafik ve kumaþ tasarýmlarý yaptý. Sektörün uluslararasý önde gelen birçok markasý için özel koleksiyonlar hazýrladý. Sanatçý Ýstanbul’da yaþamakta ve özel bir tekstil þirketinde mesleki kariyerine tasarým direktörü olarak devam etmektedir.

Mesleki hayatýna paralel olarak sanatçý resim, þiir, felsefe, psikoloji, semboloji ve mitoloji konularýna özel ilgi duydu. Çeþitli felsefe ve psikoloji konularýnda uzun yýllar eðitimler aldý, araþtýrmalar yaptý ve felsefe derneklerinde kendi ifadesiyle ‘mütevazi seminerler’ verdi. Þiirlerin, küçük hikâyelerin ve skeçlerin olduðu onlarca defter yazýp çizdi. Kendine özgü felsefi ve sembolik hikâyelerini anlatan son resimlerini hâkim olduðu en iyi teknikte, yani örme kumaþ olarak tasarladý ve kumaþ fabrikalarýnda bunlarýn üretimlerini gerçekleþtirdi. Ve uzun yýllarýn ardýndan (yaratýcý motivasyonun korunmasý zorluðu ve üretkenliðin azalmasý kaygýsý nedeniyle) artýk resimlerinin sanatseverler ile buluþmasýna karar verdi.

Sanatçýnýn resimleri için genel olarak þu temel durumlarýn bir toplamý olduðunu söylemek yanlýþ olmayacaktýr: Grafik sanatý, tekstil teknolojisi, dijital resim, felsefe, psikoloji, semboloji, mitoloji ve þiir. Bunlardan ilki sanatçýnýn mesleki kariyerini icra ettiði grafik sanatýdýr. Resimlerde grafik sanatýna dair kurgular ve o alana ait teknik araçlarýn izleri görülebilir. Ressam iyi bir “pixel art” çizeridir ve kumaþ tasarýmlarý için kendine ait çeþitli dijital boyama metotlarý geliþtirmiþtir. Ayný zamanda 3d ve 2d formlar ve kompozisyonlar yaratmakta da deneyim sahibidir. Sahip olduðu tüm bu deneyimler üretkenlik hýzýný oldukça fazla artýran özelliklerdir.

Sanatçýnýn þu an üzerinde çalýþtýðý “kumaþ resim” koleksiyonu teknik olarak incelendiðinde tekstil sanatlarý tarihi açýsýndan da önemli çalýþmalar olduklarýna inanýyoruz. Resimlerin üretim sürecinde kumaþ makinelerinin sýnýrlarýnýn zorlandýðý, yüksek renk sayýlarýnýn ve özel iplik içeriklerinin denendiði konuya vakýf kiþiler tarafýndan hemen fark edilecektir.

Elbette ki teknik ve malzeme sanatýn sadece bir sahnesi gibidir. Sahneye yansýyan oyunun ardýnda ise hikâye vardýr: duygusal, zihinsel ve sezgisel boyutlardaki güçlü bir hikâye bu sahne üzerinde var olur ve eðer yeterince güçlü ise onu seyreden insanlarýn bilincinin derin katmanlarýna ulaþabilir.


Sanatçý Beyaný:
Çalýþmalarýmda her zaman inatçý bir þekilde sýnýrlandýrýlmaya karþý koyan bir deðiþim gözlemlenebilir. Sürreal bir içerik resmin kendisi deðil, sadece resimdeki kurgunun dekorlarý gibidir. Sanýrým uçuk kaçýk bir film sahnesi izlerken oyuncunun birden uyanmasý ve somut gerçekliðe dönmesi gibi resimdeki sürreal imajlar da aniden resim mekânýndaki dekorlara dönüþüyor. Resimlerimdeki bu ele avuca sýðmayan yapý bir yandan sürekli sýnýrlamalardan uzak kalmaya çalýþýrken diðer yandan birçok matematiksel, geometrik, grafiksel kurgunun içinden bir þeyler anlatmaya çalýþýyor.

Sanýrým en büyük problem “iyi bir resim” konusunda karar verilmiþ sýnýrlayýcý bir fikre sahip olmak. Bu yüzden her zaman akýþta olmayý ve sembollerin, fikirlerin, imajlarýn rahatça uçuþmalarýný izlemeyi seviyorum ve onlara sýnýrlý zihnimle mümkün olduðunca müdahale etmemeyi deniyorum. Keza, bazen kendimi iyi bir resim üzerine zihinsel fikirler üretmek yerine, resimsel olmayanlarý kâðýda yaklaþtýrmamaya çalýþýrken buluyorum. Kâðýdýn sýnýrlarýnda bir muhafýz gibi bekliyorum. Müziðin müzikal olamayan seslerin dýþarýda býrakýlmasýyla elde edilmesi gibi. Bazen estetik kaygýlar nedeniyle resimin bir yerlerinde kendimi süsleme yaparken bulursam bu durumu devam ettirmekten kaçýnýyorum.

Hayatýmýn birçok zamanýnda düþüncelerime bir sembolün eþlik ettiðini gördüm. Çocukluðumdan beri þiir yazdýðým için metaforik bir gözlükle etrafa bakýyorum ve bunun sonucu olarak da resimlerimdeki sembolik dil yapýsý doðal bir þekilde oluþuyor. Bu simgelerin büyük bir bölümü yukarýda ifade etmeye çalýþtýðým süreçler içerisinde sezgisel olarak ulaþýlmýþ içeriklerken birçoðu da salt ilham yerine bu konuda yaptýðým araþtýrma ve gözlemlerim sonucunda ortaya çýkmýþ bilgi içerikleridir. Bu felsefi þiirsel konu zenginliði, resimlerimdeki arketipsel durumlara iliþkin anlatýlara yol açar: evrim, türüm, ruhun ölümsüzlüðü, yanýlsama, gerçek, bilinçdýþý içerikleri, bireyselleþme süreci, doðanýn potansiyelleri gibi konular resimsel olarak vücut bulmaya ya da anlaþýlmaya çalýþýyor. Bu sebeple bir resme baþlamadan önce haftalarca genel semboller üzerine düþünürüm. Bazen resme baþladýðýmda yalnýzca birkaç belli belirsiz sembole ve kompozisyon fikrine sahibimdir. Resim yüzeyi zihinsel vizyonlarýmýn yansýdýðý bir aynaya dönüþür. Ýçerikler anlam içinde form kazanýr ve birbirleri ile iliþkiler kurarak kompleks bir yapý oluþturur. Resim bittiðinde ise senfonik bir anlam bütünlüðüne sahip yoðun simgesel bir çalýþma karþýmdadýr...

Resimlerimin önemli olduðunu düþündüðüm bir diðer özelliði yüksek mistik köklere sahip olmasalar da “kutsal” bir kurguya sahip olmalarýdýr, ya da en azýndan profan ürünler deðildirler. Bu kutsallýktan kasýt elbette ki egzoterik dinlerin katý ifadeleriyle benzerlik deðildir. C. G. Jung’un bahsettiðine yakýn bir ifadedir: Jung, insaný hayvandan ayýran en büyük özelliðin akýl deðil, din olgusu olduðunu ifade etmiþtir. Burada ifade edilen durum insan bilincinin yüksek bir ifadesidir ve insanýn büyük bir varoluþsal yeteneðidir. Bu yetenek hepimizde kolektif olarak mevcuttur ve sezgilerimiz aracýlýðýyla çalýþýr, sembol dilini okuyabilir, anlayabilir, onlarý kullanabilir ve aktarabilir.

Elbette ki resimlerimde simyasal süreçlerin anlatýldýðý inisiyasyon hikâyelerini anlatmak gibi büyük bir hedefi amaçlamýyorum. Sanatýmýn kontrol edebildiðim sýnýrlarý içinde sembollerin birbirleriyle iliþkiler kurduðu mistik resimsel bir dil yakalamak istiyorum.

Botticelli’nin bilgi ve ilhamla harmanlanmýþ kompozisyonlarýndakine yakýn bir anlam gücüne sahip olmayý dilerdim. Ya da Andrea Alciato’nun þiir ve bunlara eþlik eden amblemlerindeki gibi erdemler dediðimiz zamansýz kavramlarý anlatabilecek güçlü bir þiirselliðe ulaþmayý isterdim. Ya da Zen Koan’larý yaratabilecek özel bir felsefi zihne. Ya da tasavvuf hikâyelerindeki psikolojik ve felsefi bilgi düzeyine. Böylelikle resimlerde ya da þiirlerimde insan ruhuna bazý güçlü anahtarlar verebilirdim.

Belki de göreceli ifadeleri bir kenara býrakýp keyifli bir þekilde resim yapmaya devam etmeli ve bu keþif dolu serüveni sürdürmeye çalýþmalýyým. Umarým bir gün resimlerim daha güçlü sözler söyleyecek ve belki sadece bir kiþiyi hayatýndaki bir düðümden kurtaracak ilhamý ona verecek…  Belki de bir gün kendime…

Bayram Demir