Rafael Megall

Biyografi:
1983 yýlýnda Erivan, Ermenistan’da doðdu
1998-2004 yýllarý arasýnda Erivan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde eðitim gördü
2008 yýlýndan beri “Ermenistan Cumhuriyeti Sanatçýlar Birliði” üyesidir
2010 yýlýndan beri ise çalýþmalarýný ve yaþamýný Amerika Birleþik Devletleri ve Ermenistan’da sürdürmektedir
 
Kiþisel Sergileri:
2017 The Panthers in My Blossoming Garden (Çiçekler Açan Bahçemdeki Panterler), Ulusal Galeri, Erivan, Ermenistan
2017 The Panthers in My Blossoming Garden (Çiçekler Açan Bahçemdeki Panterler), 57. Venedik Bienali, Ermenistan Cumhuriyeti Pavyonu, Venedik, Ýtalya
2015 Human Nature (Ýnsan Doðasý), Galleria In Arco, Torino, Ýtalya
2012 Turn on Emotion (Duygularý Uyandýrmak), Ermenistan Sanatçýlar Birliði, Erivan, Ermenistan
2011 Born in Night (Geceye Doðmak), Çaðdaþ Sanat Müzesi, Erivan, Ermenistan
2011 The Last Works (Son Yapýtlar), Gallery 8, Londra, Ýngiltere
2010 Miniature (Minyatür), Ermenistan Sanatçýlar Birliði, Erivan, Ermenistan

Karma Sergiler:
2018 Gender Fluidity (Cinsiyet Akýþkanlýðý), Haugar Vestfold Kunst Müzesi, Tonsberg, Norveç
2018 The New Fronties of Painting (Resmin Yeni Sýnýrlarý), Stelline Milano Vakfý, Milano, Ýtalya
2017 Seeing Whales (Balinalarý Görmek), Galleria Mazzoli, Modena, Ýtalya
2016 Paperwork (Dökümantasyon), Galleria Pack, Milano, Ýtalya
2015 Demetrio Paparoni küratörlüðündeki “The Shroud and its Imprint on the Art (Torino Kefeni ve Sanata olan Ýzdüþümü)” sergisi içerisinde yer alan “Cennet ve Temsili” konferansý, Galleria In Arco, Torino, Ýtalya
2015 Cramum Çaðdaþ Sanat Ödülü 3. Edisyonu, Cramum derneði ve Giorgio Pardi derneði, Milano, Ýtalya
2015 La Sindone e l`impronta dell`arte (Torino Kefeni ve Sanata olan Ýzdüþümü), Sansepocro Kent Müzesi, Arezzo, Ýtalya
2014 Dublin Bienali, Dublin, Ýrlanda
2013 Floransa Bienali, Floransa, Ýtalya
2012 Salon d`Automne, Paris, Fransa
2011 Floransa Bienali, Floransa, Ýtalya
2011 Broadway Gallery, New York, ABD
2011 Armenian Contemporary Art (Ermeni Çaðdaþ Sanatý), Çaðdaþ Sanat Müzesi, Kuveyt
2010 Ulusal Galeri, Erivan, Ermenistan
2009 Floransa Bienali, Floransa, Ýtalya
2009 Sofa New York, ABD

Rafael Megall 2 Ocak 1983 tarihinde Erivan’da doðmuþtur. Resme 9 yaþýnda iken baþlamýþtýr. 1998-2004 yýllarý arasýnda arasýnda Erivan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde eðitim görmüþtür. 2008 yýlýndan beri “Ermenistan Cumhuriyeti Sanatçýlar Birliði” üyesidir. 2010 yýlýndan beri ise çalýþmalarýný ve yaþamýný Amerika Birleþik Devletleri ve Ermenistan’da sürdürmektedir. 1995 yýlýndan beri birçok uluslararasý fuara katýldýðý gibi sayýsýz bireysel sergisi de bulunmaktadýr.

2012 yýlýnda çalýþmalarý ve baþarýlarý Ermenistan Cumhuriyeti Kültür Bakanlýðý tarafýndan altýn madalya ile ödüllendirilmiþtir. 2013 yýlýna gelindiðinde Ermenistan Devlet Baþkaný tarafýndan “Ermenistan Cumhuriyeti Onur Sanatçýsý” ünvanýna hak kazanmýþtýr. Yine ayný yýl 9. Floransa Bienali, resim kategorisinde Lorenzo il Magnifico Ödülü’ne layýk görülmüþtür. 2014 yýlýnda Ermenistan Cumhuriyeti "Arþil Gorky" Onur Madalyasý’na hak kazanmýþtýr.

Yorum:
      “Çiçekler Açan Bahçemdeki Panterler”
      Rafael Megall’in eseri insan ve doða arasýndaki kompleks iliþkiyle yüzleþir. Ýnsan ve doðayý birbirinin birebir yansýmasý olarak gören Megall, bu iliþkiyi örtülü bir karþýlýklý tehdit durumunun aksine birbirini tamamlayýcý þekilde görmektedir.
      57. Venedik Bienali’nde Ermenistan Pavyonu’nda yer alan eserlerinin ana temalarýndan biri, zarif olduðu kadar agresif panterlerin rengarenk ve çiçekler açan bir doða ortamýnda yer almasýdýr. Bu resimlerde sanatçý kedigilin doðal ortamýndayken takýndýðý tüm o güzelliðin arkasýnda yatan saldýrganlýk tehlikesinin altýný çizer. Serginin ismi olan “Çiçekler Açan Bahçemdeki Panterler”, her ne kadar kendi çevrelerinin sýnýrlarýnda güvende hissediyor olsalar dahi, insanlar için daimî bir tehlikenin varlýðýný vurgulamaktadýr. Ancak, bu ayný zamanda hayvanlarýn da insanlar karþýsýnda tehlikede olduklarýný temsil etmekte. Böylece, Megall bereketli doðayý kayýp cennetle anýþtýrarak, panteri güzellik görselinin arkasýnda gizlenen bir tehdit metaforu haline getirir.
      Heyecan verici, keskin ve canlý segmentlerle sunulmuþ manzaranýn renkleri dijital bir görselin doygunluðunu anýmsatan kontrastlar üretiyor. Bu görsel efekti vurgulamak ve resmin diline yedirmek amacýyla, Megall akrilik boyanýn dýþýnda ayný zamanda sulu boya da kullanýyor; bu noktada sulu boya emildikçe hafifleþiyor ve tüm renkleri adeta nemli bir elekten geçiriyor. Bu yöntem bir odak dýþý efekti yaratýyor, böylece hayvanlarýn ve bitkilerin renkleri birbirine karýþýp özgün bir hacim halini alýyor. Söz konusu saykodelik efekt her ne kadar altmýþlý yýllarýn idealizmine ve doðayla uyumlu bir þekilde yaþama hayaline atýfta bulunsa da sýk ve gereksiz bir þekilde birbirine sarmalanmýþ, tuvali kaplayan dekorasyonlar öyle bir görsel gürültü yaratýyor ki bu manzaranýn huzurlu bir vaha olduðuna inanmak mümkün olmuyor.
      Tüm bu resimlerde, kadim Ermeni minyatürleri ve bas-rölyeflerinde de stilizasyon, tekrar, eklem ve baðlamlar sayesinde yer edinen doðal unsurlarý dekoratif bir çerçeve haline getirme geleneðinin izlerini görebiliyoruz. Bu tarihi belleðin rezonansý, altýnda iki tomurcuk olan ve üstüne haç motifleri oyulmuþ dikili taþlar olan, ayný zamanda önceki resimlerine de ilham kaynaðý olmuþ “haçkar” sanatýna yapýlan düzenli atýflarla daha da belirginleþmekte. Ayný zamanda, baþka bir doðanýn dilsel unsurlarýnýn da çakýþmasýyla geçmiþ sanatsal tecrübelerle bir baðlantý kurmak oldukça zorlaþýyor. Ortaçað aydýnlanmalarýna yapýlan göndermeler tuvallerin büyüklüðünden dolayý tam olarak korunamýyor olsa da, “Canavarlar Kitabý” gibi geleneklere yapýlan - ki hayvanlar gerçek dýþý görünümlerini buna borçludur – atýflar daha merkezi bir önem arz etmeye baþlýyor. Týpký orta çaðdaki canavar kitaplarýný yazanlar gibi Megall de doðayý ruhani boyuttan ayrý bir þekilde deðerlendiremiyor: resimleri o anýn kompleks olaylarýna atýfta bulunan figürlerle dolu þifreli metinler gibiler.
      Megall, maskeleri kullandýðý bir teknik sayesinde tuvalde ilk etapta farklý çalýþmalarýn dijital bir þekilde ayrýntýlandýrýlmasýný da içeren bir metod kullanýyor. Bu dijital yaklaþým, resmin düz yüzeyi, doygun renkleri ve perspektifin yokluðuyla birleþince, eserin aslýnda ressamýn kullandýðý enstrümanlarýn analizini takip ettiðine tanýklýk ediyor. Orijinal görselin ana hatlarý ve renkleri tuvalde yer alýr almaz çeþitli modifikasyonlara tabi tutuluyorlar. Böylelikle, anlatý deðil; renklerin aranjmanlarý ve çizimlerin kesinliði dönüþtürücü hale geliyor.
      Ýlk adýmda, anlatý farklý sembolik unsurlar ve eðer mevcutsa günlük yaþamýn somutluðuna yapýlan atýflarla inþa ediliyor. Bazý eserlerde, ailesi ya da arka bahçede yaþayan Ýtalyan çoban köpekleri sanatçýnýn günlük yaþamýyla baðlantýlý olarak yer alýyor. Bazýlarýnda ise anlatý, þimdiki zamanda gerçekleþen fakat eski korkularý yeniden uyandýran tehditkâr olaylara uzanýyor.
      2016 yýlýnýn Nisan ve Mayýs aylarý arasýnda, “Çiçekler Açan Bahçemdeki Panterler” serisine baþlamadan hemen önce, Megall kötülüðün güçlerini betimleyen büyük ölçekli bir resim yapmýþtý. “Lucifer” adýndaki bu eser, bir insaný yiyen ve baþka kurbanlarý da sarmalamakta olan, alevler çindeki bir yýlaný resmederek eski bir Ermeni tezhibini tekrar gözler önüne seriyor. Bu görselde, þeytan Cennet Bahçesi’ne kötülüðü getirmiþ olan yýlana benzetilmekte. Megall Ermeni sanatýnda insan suretlerini hayvan veya bitkilere benzetme geleneðine atýfta bulunarak bunlarý hem anlatý hem de dekoratif anlamda kullanmýþ. “Lucifer” eseri, varlýk sebebini Daðlýk Karabað bölgesinde yaþanan trajedilere borçlu durumda. Tüm bu olaylarýn yarattýðý duygulardan ilham alan “Lucifer”, savaþýn kötücül güçlerinin uyanmasý fikrinin sanatçýnýn kafasýndaki yorumu halinde. Bu eseri yaparken, Megall ayný zamanda Ermeni halkýnýn kültürel kimliðinin bir sembolü olarak gördükleri Aðrý Daðý’ndan aldýðý volkanik topraðý da kullanmýþ.
      Kötülüðün güçlerinin bir yýlan þekline bürünüp aramýza sýzmýþ olduðu fikri ayný zamanda “Çiçekler Açmýþ Bahçemdeki Panterler 8 (Panter Yýlan)” isimli eserde tekrar vuku buluyor. Bu defasýnda yukarýdan görülen ve çevresindeki doða örtüsüne karýþan panter, kedigil kafalý bir yýlan þeklinde ve saldýrmaya hazýr gözüküyor. Gizlenmiþ hayvan bir yandan bir tehlike ve pusu durumunu aktarýrken, bir yandan da doðayla birlik olma hissini aþýlýyor.
      Üniter bir görsel oluþturan, farklý þekillerde yerleþtirilecek modüllere benzeyen þekillerin repetitif niteliði, Megall’in yapýcý bir metod edinmesini saðlýyor. Eserlerindeki iþaret yýðýnlarý ve tüm figüratif ve dekoratif bileþenleri düþününce mantýða aykýrý gelse dahi, bu metod Donald Judd’ýn minimalist tarzýndan türemiþ. Yirmi yaþýndayken Erivan Güzel Sanatlar Devlet Akademisi’nde okuduðu 2004 yýlýndan çeþitli yayýmlarda görüp tanýdýðý Judd’un yapýcý metodunu inceleyen Megall’in dikkatini çeken þey, Amerikalý sanatçýnýn modüler þekilleri espasa yayma tarzý olmuþtu. Bu tarz, aranjmandaki çeþitlilik sayesinde her ne kadar geometrik olarak ayný modüler birimleri kullanýlsa da farklý bütünler elde etmeyi saðlýyordu. Bu modüler unsurlar konseptinin bir sembolik – anlatýsal aktarýmý 2 ve 6 numaralý panter resimlerinde de görülebilir.
      Megall’in eserleri anlatýma dayalý, sembolik ve fantastik nitelikteler; doða kavramýný bilimsel bir gerçeklik olarak ele almýyorlar. Lakin yine de, modernist geleneðe göre sanattaki dil üzerine analitik bir çalýþma þeklinde tezahür etmekteler. Dahasý, zamanýn ruhunu aksettirerek; dilbilimsel açýdan özgün, çýðýr açýcý ve devrim niteliðinde bir eser yaratmanýn imkansýzlýðýnýn farkýnda olan bir sanatçýnýn durumunu yansýtmakta. Bu resimler hem tarihi imalara hem de sanatýn benzersiz ve özgün bir karaktere sahip olmasý gerektiðini savunanlarýn progresif mantýðýna hýyanet eder nitelikteler. 
      “Çiçekler Açan Bahçemdeki Panterler No. 7 (Totem)” isimli eser, arka ayaklarý üzerinde duran ve ön ayaklarýný birbirine baðlayýp insanbiçimci bir postür edinmiþ bir panteri betimliyor. Çiçek þeklindeki haçlardan oluþan bir kafes tüm sahneyi kaplar durumda, hem bir arka plan oluþturuyor hem de süjenin üstüne biniyor. Bu ruhbani figür, Megall’in kötülüðün güçlerini resmettiði bir baþka eseri olan “Þeytan” (2015) adlý esere bir karþý denge oluþturmakta. “Þeytan”, yarý hayvan, yarý insan ve doðasý tam olarak tanýmlanmamýþ bir varlýðý yakýn plandan gösteriyor. “Çiçekler Açan Bahçemdeki Panterler” serisindeki diðer eserlerde (spesifik olarak 10, 11 ve 12 numaralý eserlerde), eser isimleri “Gerçeðin Aðzý” cümlesiyle tamamlanýyor. Aðzýný açýp diþlerini gösteren bir hayvan hangi gerçeði bize gösteriyor olabilir? Peki ayný kanlar içindeki hayvan hangi doðruyu göstermekte? (“Adak Kurbaný”, 3 numaralý resim). Megall, bitki örtüsü ve anýlarla dolup taþan bir ortamla çevrelenmiþ büyük kedileri bir araya getirerek, birlikte yaþam sürme ve karþýlýklýklýk kavramýnýn, sanatýn hem dün hem de bugününde yer alma þeklini yeniden gözler önüne seriyor. Bu baþka türlü olamazdý. Bizi diðerlerinden ayýran tek þey, ortak bir dilin bulunmamasý. Lakin, sanat evrensel bir dil. Herkes tarafýndan anlaþýlmayý ve bizleri ayýrýp gayrimeskun hale getiren tüm bariyerleri yýkmayý arzuluyor.

Demetrio Paparoni, Sanat Eleþtirmeni
57. Venedik Bienali Ermenistan Cumhuriyeti Pavyonu, 2017


“Sanatçý ve Annesi”, Ermenistan Ulusal Galerisi’nde Enstalasyon, 2017

      Halkýnýzýn yaþadýðý en acý dolu tecrübeleri betimlemek için yola çýktýðýnýzda, atýfta bulunduðunuz semboller ve figürler oldukça etkileyici ve kayda deðer olmalýdýr. Bu minvalde oldukça etkileyici eserler var. Edebiyatta Paruyr Sevak’ýn “Durdurulamaz Çan Kulesi”, mimarlýkta Dzidzernagapert’in “Anýt”, müzikte “Komitas” ve resimde de Arþil Gorky’nin “Sanatçý ve Annesi” isimli eserleri mesela.
      Ermenistan Ulusal Galerisi’ndeki sergim için yaptýðým enstalasyonda Gorky’nin bu resminden ilhan aldým. Enstalasyonumda, eserin ismindeki sanatçý ibaresi sadece genç Gorky deðil, genciyle yaþlýsýyla sayýsýz mülteciyi temsil ediyor. Yüzündeki acý dolu ifadeyle anne, tüm Ermenilerin annesi oluyor. Bu noktada Gorky’nin resmi “Çift Baþlý Panterler” tarafýndan parçalanýyor. Enstalasyon, kutsala saldýrý niteliðinde aslýnda: insan Tanrý’nýn yarattýðý mükemmel varlýk, dolayýsýyla onu betimleyen bir resmi yok etmek vandalizmi de geçen bir kutsala saldýrý eylemi. Panterler bu þekilde kötülüðü temsil etmekte. Bunlar yýrtýcý hayvanlar, ancak koyu renkleri ve yüzeyin iþleniþ biçimi sayesinde, bir þekilde çekici görünüyorlar: kötülüðün baþtan çýkarýcý bir gücü var, bunu herkes bilir. Ve iþte bu baþtan çýkarýcýlýk bozguna uðratýlmalý.
      Panterlerin ayaklarý altýnda, kan kýrmýzý renginde klasik bir Ermeni kilimi var. Süperempoze beyaz dekorsa deðiþim ümidini dile getirmekte.

Rafael Megall, Erivan 2017