Armén Rotch

Biyografi:
1955 Erivan, Ermenistan’da doğdu

Kişisel Sergiler:
2017 Sobering Galerie, Paris, Fransa
2013 Tea Time – Peace Time (Çay Zamanı – Barış Zamanı), Lycée Jacques Decour, Paris, Fransa
2011 Galerie Lakanal, Foix, Fransa
2008 In Vivo (Canlının İçinde), Armenian Center for Contemporary Experimental Art-ACCEA (Ermeni Çağdaş Deneysel Sanatlar Merkezi), Erivan, Ermenistan
2008 Gallery Eponyme, Bordeaux, Fransa
2006 Espaces Tempérés de l’intime (Tavlanmış Mahremiyet Alanları), Espace Art et liberté, Charenton, Fransa
2000 Paintings (Resimler), Espace Culturel Leclerc, Vitry-sur-Seine, Fransa
1999 Paintings (Resimler), Bergamot Station Sanat Merkezi, Santa Monika, ABD
1998 Drawings (Çizimler), Cité des Artistes, Francheville, Fransa
1996 Matter in Motion (Hareket Eden Maddeler), Galerie Basmadjian, Paris, Fransa
1993 Paintings (Resimler), Galerie Les Cent, Paris, Fransa
1978-1988 Expositions Informelles (Gayri Sergiler), Erivan, Ermenistan

Grup Sergileri:
2018 Bunker Opens Doors (Bunker Kapılarını Açıyor), Long Hall Art Gallery, Los Angeles, ABD
2017 Contemporary İstanbul Sanat Fuarı, Galeri 77 ile, İstanbul, Türkiye
2017 Art Paris Sanat Fuarı, Galerie Sobering ile, Paris, Fransa
2017 3ème étage Exposition documentaire (3. Kat Belgesel Sergisi), Cafesjian Center for the Arts, Erivan, Ermenistan
2016 Lüksemburg Sanat Haftası, Galerie Monos ile, Lüksemburg
2015 Rentrée anticipée (Erken Dönüş), Galerie Monos, Liege, Belçika
2015 Art and Food (Sanat ve Yemek), Espace Muséal du Château, Tourrettes sur Loup, Fransa
2015 Armenian Abstraction, Subtile Conjunctions (Ermeni Soyutlama, Hoş Tesadüfler), Kulturhaus Karlshorst, Berlin, Almanya
2012 Carte blanche à la villa Raffet, Parcours VIP de la FIAC à la Fondation, Sam Art Projects, Paris, Fransa
2011 Parcours Saint Germain FIAC-Off, Les Deux Magots, Paris, Fransa
2011 Reliefs (Rölyefler), Caisse d'Epargne Foundation, Toulouse, Fransa
2008 I colori dell'Armenia (Ermenistan Renkleri), Castel Sant Angelo, Roma, İtalya
2008 Gümrü Bienali, Gümrü, Ermenistan
2007 Ulusal Resim Galerisi, Erivan, Ermenistan
2007 Modern Sanat Müzesi, Erivan, Ermenistan
2007 Grand Blue (Büyük Mavi), Gallery Artcore, Paris, Fransa
2006 Artists of the Contemporary Art Museum of Armenia (Ermenistan Çağdaş Sanat Müzesi Sanatçıları), Musée de l'Orangerie du Luxembourg, Paris, Fransa
2005 Ego – Independency (Ego – Bağımsızlık), Medellin Modern Sanat Müzesi (MAMM), Medellin, Kolombiya
2004 Ego, Çağdaş Sanat Festivali, Complexe de la Prairie, Ezanville, Fransa
2003 Extramural (Ekstramural), Espace Culturel Le 148, Alfortville, Fransa
2001 Bunker in Paris (Bunker Paris’te), Gallery Yvart, Paris, Fransa
2001 Bunker in Moscow (Bunker Moskova’da), Central Exhibition Hall, Moscow, Rusya
2001 Bunker, Don O’Melveny Gallery, Los Angeles, ABD
2000 Bunker in Yerevan (Bunker Erivan’da), Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi, Erivan, Ermenistan
1997 Contemporary Prints (Çağdaş Baskılar), Espace culturel d'Ezanville, Fransa
1996 Eastern Paintings (Doğu Resimleri), Centre culturel de Courbevoie, Fransa
1996 Paintings (Resimler), Jerry Solomon Gallery Yaratıcı Sanatlar Vakfı, Kaliforniya, USA
1996 Nonconformist Art from The Soviet Union (Sovyetler Birliği’nden Uyumsuz Sanat), Zimmerli Sanat Müzesi, New Brunswick, ABD
1995 Armenian Art Weeks (Ermeni Sanat Haftası), Bochum Müzesi, Bochum, Almanya
1995 Contemporary Art in Armenia (Ermenistan’da Çağdaş Sanat), Central Exhibition Hall, Moskova, Rusya
1994 Abstractionism in Armenia (Ermenistan'da Soyutçuluk), Gallery Akanat, Erivan, Ermenistan
1991 Sovangard Sanat Galerisi, Mokova, Rusya / Viena, Avusturya / New York, ABD
1990 The 3rd floor in Copenhagen (3. Kat Kopenhag’da), Kopenhag, Danimarka
1989 The Avantgarde of Armenia to Paris (Paris’te Ermeni Avangartı), Chapelle de la Salpêtrière (Salpêtrière Şapeli), Paris, Fransa
1988 Festival of USSR Avant-gardists (Sovyetler Birliği Avangart Sanatçılar Festivali), Narva, Estonya
1987 The 3rd Floor (3. Kat), House of the Painters' Union (Sanatçılar Birliği Binası), Erivan, Ermenistan
1983 Happening (Olay), The Center for Arts & Education Gallery (Sanat ve Eğitim Merkezi Galerisi), Erivan, Ermenistan
1978-83 Clandestine Exhibitions (Gizli Sergiler), Black Square Group, Erivan, Ermenistan

Özel Koleksiyonlar:
- National Museum of Modern Art of Armenia (Ulusal Ermenistan Modern Sanat Müzesi), Ermenistan
- Ministry of Foreign Affairs of Armenia (Ermenistan Dış İşleri Bakanlığı), Ermenistan
- Ministry of Culture of Armenia (Ermenistan Kültür Bakanlığı), Ermenistan
- Museum of Modern Art of Medellin (Medellin Modern Sanat Müzesi), Kolombiya
- National Museum of Arts of Kazakhstan (Ulusal Kazakistan Sanat Müzesi), Kazakistan
- Zimmerli Art Museum (Zimmerli Sanat Müzesi), ABD

Yayınlar:
2017 “Modern Art Museum of Armenia (t.2)” (Ermenistan Modern Sanat Müzesi), Erivan, Ermenistan
2007 “Espaces Tempérés de L'intime” (Tavlanmış Mahremiyet Alanları), Monografik Katalog, Paris, Fransa
2006 “Modern Art Museum of Armenia” (Ermenistan Modern Sanat Müzesi), Erivan, Ermenistan
2004 “Ego”, Çağdaş Sanat Festivali, Ezanville, Fransa
2003 “Extramural” (Ekstramural), Espace Culturel Le 148, Alfortville, Fransa
1995 “Contemporary Art in Armenia 80-95...” (Ermenistan Çağdaş Sanatı 80-95), Ermenistan Kültür Bakanlığı, Erivan, Ermenistan
1990 “Express-Avantgarde” (Hızlı-Avangart), Moskova, Rusya / Viena, Avusturya / New York, ABD
1989 “The 3rd Floor – The Avantgarde of Armenia to Paris” (3. Kat – Paris’te Ermenistan Avangartı), Paris, Fransa

Ermeni sanatçı Armén Rotch (d. 1955) Paris'te yaşayıp çalışmaktadır. Sanata, 1978 yılında Armén Hadjian adıyla Ermenistan'da "Carré noir" (Siyah Kare) grubu ile başlamış, 1980'lerde kurucusu olduğu "3ème étage" (3. Kat) avant-gardistleriyle sergiler açmış ve 1987'de Birinci SSCB Avant-Gardistleri Buluşmasına katılmıştır. Bu noktada çalışmalarını Ermenistan'ın dışında da sergilemeye başlayarak 1988 yılında Estonya'nın Narva kentinde, 1989'da Paris'te, 1990'da Kopenhag'da, 1991'de Moskova, Viyana ve New York'ta sergiler düzenlemiştir. 1993 yılından bu yana da Paris'te yaşamakta ve çalışmaktadır.

1990'lı yılların başında, eserleri Ermeni Sanat haftası kapsamında Almanya'da bulunan Bochum Müzesi'nde ve New Jersey'deki Zimmerli Sanat Müzesi'nde sergilenmiştir. Paris'teki Ermeni MAC Koleksiyonu sergisine katılmış ve daha sonra eserleri Toulouse'daki Caisse d'Epargne Çağdaş Sanat Vakfı'nda gösterilmiştir. 2011 yılında, yaptığı çalışmalar Parcours Saint Germain FIAC-off'da ve SAM Sanat Projeleri Vakfı'nda sergilenmiştir. Paris yakınlarındaki Espace Art et Liberté (Sanat ve Özgürlük Mekânı) ve Ermenistan'daki ACCEA'da (Ermeni Çağdaş Deneysel Sanatlar Merkezi) tamamen kendisine ayrılmış retrospektif sergileri düzenlenmiştir. Ayrıca, 2015 yılında Gümrü Bienali (Ermenistan) ve Douai Bienali'nde (Fransa) yer almıştır.

Armén Rotch'un en bilinen çalışması, büyüleyici resim/kolaj/montaj serisi olan basit ve hatta neredeyse minimal desenlerle çay poşetlerinden düzenlenerek yapılmış enstalasyonlarıdır. "Başkaları çay poşetlerini yorgun gözlerini dinlendirmek ya da bahçelerinde gübre olarak kullanırken, Rotch çay poşetlerini büyük bir yaratıcılıkla dönüştürerek onlara çarpıcı yeni bir amaç verir." Sanatçı, farklı sürelerde suda bırakılmış çay poşetleri kullanarak bu süreçle enstalasyon parçaları içinde tonsal çeşitlilik yaratan katmanlar oluşmasına imkân sağlar. Bununla birlikte Armén Rotch çay poşetlerini hem ana motif hem de sanatını oluşturan ana teknik malzeme olarak kullanmaktadır. Bir zamanlar lüks bir ürün olarak görülerek kıtalar arası ticareti yapılan ve Ermenistan'dan geçen ticaret güzergahları da dahil olmak üzere pek çok ticari yolla Çin'den Avrupa'ya taşınmış çayın tarihi önemi ile Rotch’un anavatanı Ermenistan arasında bir bağlantı kurulabilir. Bunun yanısıra, sanatın en mütevazı ve zenginlikten yoksun harabe kültür kırıntıları sayılabilecek sıradan ve gündelik materyallerle yapıldığı İtalyan Arte Povera akımının etkileri de hissedilebilir.

Armén Rotch’un bir sanat aracı olarak seçmiş olduğu çay poşetlerine sadece yüzeysel bakıldığında bile görsel açıdan merak uyandırıcı ve çağrışımcı olduğunu itiraf etmek gerekir. Eserleri çağdaş sanatta çok sık görülen kendini beğenmişliğin aksine bir tevazu seviyesi ve hatta alçakgönüllülük hissi verir. Ayrıca ortada kesin bir dokusal unsur vardır ki bu da beraberinde bir dizi anı uyandıran veya çağıran koku duyusudur.


Yorumlar:
      Özgür dokunuşlarla oluşturduğu, alçı ve boya ile kaplanmış bir yüzeye yerleştirilmiş olan derin renklere sahip ilk tabloları, soyut ekspresyonist Amerikan, neo-realist Fransız ve elbette yüzyıl başı avangart Rus akımlarının etkilerini taşır. Tüm bu yıllar boyunca, kapalı mekanlar ve yeraltı mekanlarında kendini özgürce ifade edebilmenin hayalini taşıyan başka genç sanatçıların da katılımıyla nadiren de olsa gizlice birkaç sergi organize edilebildi.
      Gorbachev'in ifade özgürlüğüne izin vermesi sayesinde, birkaç sanatçı ve arkadaşıyla birlikte 1985 yılından itibaren avangart grup “3ème étage (3. Kat)”ı kurdular ve böylelikle Estonya, Narva'daki “Sovyetler Birliği Avangart Sanatçılar Festivali”ne en önde katılabildiler. Bunu, grubun Paris, Kopenhag, Moskova, Viyana ve New York'taki sergileri takip etti.
      Rotch, 1992'de Paris'e yerleşir. Fransa'ya geldiğinde, karılmış alçı materyaliyle büyük süslemeler ve yeknesak renklerle çalışmaya devam etti. Artık gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyordu, özgürlüğün olduğu yerdeydi; ancak bu kadar uzaklardan gelen ve modern sanatların beşiğinde henüz kimseyi tanımayan bir ressam kimin umurunda olabilirdi? Geldiği yerde Sovyet totalitarizminin monolitik düşüncelerine karşı savaşmıştı, burada ise bu kayıtsızlığa karşı savaşmak zorundaydı. Görünmezlikten kurtulmak ve tablolarını gösterme hakkını elde edebilmek için her geçen gün işe yeniden koyulmak kültürel kurumlara tekrar tekrar başvurmak zorundaydı.
      Bu noktada her şeyi yeniden gözden geçirme, işe (annesinin ismini alarak) Armén Rotch olarak yeniden başlama, sadeleşme ve aynı zamanda özü dışında resminin diğer tüm öğelerini sadeleştirme gerekliliği ortaya çıktı. Eşsiz ve özgürleştirici büyük hamlelere ihtiyacı vardı. Hayat sonsuz bir tekrardı ve hareketin kendisi de bu tekrara dahil olmalıydı. “Kırmızı” tuval dizisi bu döneme bir işaret niteliğindedir. Hem her zaman aynı hem de asla aynı olmayan repetitif hareketler, bir derinlik niteliği kazanmaya başlamıştı.
      Zaman içinde ve işine olan repetitif yaklaşımı sayesinde, aynı zamanda bakışını da geliştirdi. Bu repetisyon onun için artık yalnız bir resim yapma yöntemi değildi, aynı zamanda bir hayata bakış tarzı haline gelmişti ve bu sayede gündelik, basit şeyleri daha farklı bir şekilde inceleme imkânına sahip oldu. Neden gündelik hayatın tüm bu tekrar eden öğelerini sanatsal bir çalışmada kullanmıyordu ki? Ve böylelikle bir gün Rotch, atölyeye gitmeden sabah ilk yaptığı hareketlerden birinin bir poşet çay alıp bunu kaynar suyun içine atmak ve bu bin yıllık geleneğe sahip olan içeceği içmek olduğunu farketti. Suyun içinden çıkardığı poşetin bir karakteri, varlığı olduğunu ilk defa farkediyordu. Bu poşet biraz kendi gibiydi, zahmet edip bakmazsak görünmezdi. Bu düşünceyle Rotch bu poşetlere görünürlük kazandırmayı denemeye karar verdi.
      Başlangıçta yalnızca kendi kullandığı poşetleri saklıyordu, fakat sonrasında daha büyük tablolar yaratmak için gitgide daha fazlasına gereksinim duymaya başladı. Böylelikle yakınlarından, arkadaşlarından, öğrencilerinden ve daha birçok insandan bu poşetleri toplamaya başladı. Bu, adeta onların tüm bu insanların ona ikram ettikleri, nefeslerinden bir hediye gibiydi.
      Çay içme eyleminde, söz konusu içecek içen kişinin vücuduna girer ve karşılığında o kişinin nefesi de fincanda asılı duran poşete geçer. Tüm bu poşetler tıpkı insanlar gibidir: hep aynı ve aynı zamanda hep farklıdır; zira herkesin poşeti suda bekletme süresi birbirinden farklıdır ve bundan dolayı poşetin rengi her defasında farklı olur. Böylece, kendilerini hep birlikte bir eser oluşturdukları “nefes-poşet-varlıklar” olarak tuvalin üzerinde bulurlar.
      Resmin bu repetitif hareketleri, Rotch'u başta önemsiz gibi görünen kullanılmış çay poşetlerine farklı bir gözle bakmaya itti. Gündelik, atık çay poşetleri aracılığıyla Rotch, dünyaya bakışını daha da genişletebildi ve bu manasız gibi görünen şeyin önemini fark etmeyi öğrendi. Rotch, tablolarında geri dönüşümünü sağladığı bu objeler aracılığıyla, insanlığın aslında çöplerinden kurtulmak yerine onları geri dönüştürmeyi ve yeniden değerlendirmeyi öğrenmesinin gerekliliği üzerine de izleyiciyi düşünmeye sevk eder. Rotch poşetlerle çalışırken, bu “çay poşeti” konseptinin estetik ve felsefi prizması altında, modernite ve geleneksellik bağlamında bir nevi “poşet yoluyla” bakmayı öğrendi. Bu yeni bakış tarzı aynı zamanda resmini de etkiledi. Nitekim, çayı suyla buluşturan şey olan poşete bağlanmış ip, sanatçıya çizgi kavramı üzerine yeni bir vizyon sunuyordu. Çizgi, hem sallanan bir ip ve bunun oluşturduğu geçiş izi, hem de birliği gösteren bir şekildi; tüm bunları Rotch 2010 yılı itibarıyla çalışmalarında ve özellikle “Temps (Zaman)” serisinde sık sık kullanacaktı.
      Poşet kavramının sanatçının yaptığı işe bir başka yeni getirisi, “Constructions (Yapılar)” adıyla bilinen mimari eserlerini yaratması oldu. 2013 yılında ilk defa çalışmalarında iki boyutlu tuval yerine üç boyutlu yapılar, heykeller ve in situ (yerinde) kurulumlara yer vermiştir. 2017 yılında, “Continuum (Sürem)” adı altında Paris'te gördüğümüz eserlerinde, büyük yapılar ve yapı bozumları, tıpkı bir modern zamanlar harabesini andıracak şekilde yer bulur. Tüm bu yapılar ve harabeler hayatın karşılıklı birer parçasını oluştururlar; tıpkı kolaj ve dekolaj, resim izleri ve silinişler gibi. Rotch, tüm bu fikirlerini 2017’deki “Sans titre (Başlıksız)” eserinde yaptığı gibi yeni resimlerine yerleştirdi.
      Sanatçı resim, çizim, poşetlerden kolajlar ve heykel türlerinde hep eş zamanlı olarak çalışıyor. Kullandığı malzemeyi değiştirirken, izleyicinin perspektifini de beraberinde sürüklemeyi deneyerek kendi perspektifini her defasında sadeleştiriyor ve yeniden düzenliyor. Armén Rotch için önemli olan bakış açısındaki derinliği ve dinçliği korumak, çünkü ancak farklı perspektiflerden bakarak ve görmeyi seçerek dünyanın gerçeklerinin farkına varabiliriz.

Gilda R Guégamian, Paris, 2018

***
“Tavlanmış mahremiyet alanları”
      1989 yılında Armén Rotch’un işlerini ilk kez gördüğümde; onun çatlaklar ve faylardan, kayalar ve ayrışmış tortulardan, hatta dâhilî parıltılar ve derin renklerden oluşan çorak evreninin ağzımda bıraktığı tadının oldukça tanıdık geldiğini hissetmiştim. Bu tat, bir taş ve kaya tadıydı; anlamı temelinden değişebilecek düşüncelerle kabuk bağlamış bir yanık toprak kokusuydu. Bu akseden sessizliğin tellürden uzamında, müfret bir yakınlığın içgörüsel izleri beni görsel olarak belleğinin sınırlarına kadar götürmeyi başarmıştı. Bu bellek uçup gidiciydi, kaçamak anıların yazılı olduğu bir palimpsest, başka bir yerin derin manzarası: o başka yer öylesine yakındı ki, kendi elinden sıvışıyordu…
      Armén Rotch her şeyden önce yalnız bir varlık. Kendini, döneminin baskın ideolojileri sırasında, birbiri ardına gelen atölyelerinin değişmez sessizliğinde inşa etmiş.
      Espace Art et Liberté de Charenton’da Rotch’a adanmış sergi vesilesiyle sunulan bu eserlerin kökeni 1990’larda başlamış bir dizi işe dayanıyor. Bu eserlerde, Rotch görsele yansımış zamansal boyutun temsili özelinde resimsel süreçleri keşfediyor. Süresizce tekrarlanan ilkel jestler. Yekpare renk alanlarından taşan titreşimler ve iç içe geçen ve birbirini itiştiren fırça darbeleri. İçinde sabit zaman düzlemlerinin hareketli uzayı kestiği zamansal dizilimler. Buradaki jestüel enerji, uzayı açıkça belirtilmiş zaman yoluyla kesip parçalara ayıran bir dizi geçmişe dönük ana bölünüyor. Çizgiler ve rotalar, izler ve çizikler birden içinde hatıralar ve çelişkiler hatta kesinlikler ve tereddütlerin bulunduğu bir yığın muhtemel boyuta dönüşüyor. Bir münferit kasılmalar silsilesine, hatta düzensiz ritimli bir duraksamalar ağına dönüşen resimli alan; böylelikle tavlanmış uzayın kendi kronografisini yeniden keşfetmesine sebep oluyor.
      Ancak zamanla, jestler bile hiçliğe karışır… Artık var olmak için bir mekân yoktur. Jest, kalıntılara dönüşerek bir mevcudiyet halini alır, zamansal gerçeklikleri aşan “yaşayan bir şey” olur. Bu noktada naçiz ve anlam yüklü kullanılmış çay poşetleri, nemli ve köhnemiş bir mahremiyetin paslı kalıntılarının yeniden dirilişini temsilen araya girer. Kullanılmış çay poşetlerinin renkölçümsel niteliğinin vurgulanması, poşetlerin kendi alışılmış sınırlarını ihlal etmesini sağlıyor. Bu artık sadece içtiğimiz, tattığımız veya kokladığımız çayla ilgili değil: derinlemesine düzenlenmiş, birbirini dengeleyen alanlar ve diğer duyularımız için, yine diğer duyularımız tarafından form verilmiş renklerle ilgili. Çay poşetinin içinde yüzdüğü sıvı elemanla temas eden her bir farklı nefeste, bu bin yıllık içecek içinde poşetin özgün ve tekil bir halde yeniden doğduğu bir tür amniyotik magmaya dönüşmekte… Biliyoruz ki, o andan itibaren çay poşetiyle ilgilenilecek ve bir kefaret haline ulaşabilmesi için kurutulacak. Poşet, mevcudiyeti tüm varlık ve şeylerin duygusal ve sonsuz doğasına delalet eden o insanlık sıfatını kazanıyor bu şekilde. Hep aynı ama aynı zamanda hep farklı olan bir tecrübe kalıntısı ve kendi kendini ödünç alma hali. Hem birlikte hem de ayrı olarak tek renkli bir polifoni vaziyetinde; miniklik ve sonsuzluk, tuvalin yüzeyini zekâyla algılanabilecek ve anlaşılabilecek tüm şeylerin birleştiği bir alan olarak takdis ediyor. Rotch; kaçınılmaz bir şekilde tekrar eden, birbiri ardına dizili, diğerleriyle birlikte ve diğerlerine rağmen var olan – tıpkı kendi mahrem günlük eylemlerimiz gibi – aynı veciz ve hassas hareketleri kullanarak zamanı tecrübe ediyor: kendi kendinin iç zamansallığının ritmine uygun bir şekilde ilerleyen, dolaylı bir kronolojiye bağlı olmayan o zamanı. Bu noktada söz konusu şey bir zaman şuurundan çok bir hissiyatı, hatta bir sürek deneyiminden çok bir derinliği yansıtarak; “zamanın teşrifatına” hükmetmekten farklı bir hal alıyor: Yani, mutasyona uğramış anlardan oluşan konakçılar ve hatırası olmayan bir geçmişin kayıp gitmiş kalıntılarının ta içine sızmış olması. Mutlak zamanın tahayyülü, yani sonsuz zamanın ölçülemez uzayıyla karşı karşıya kalmış olan egonun kırılganlığı ve sınırlılığının algısı; yalnız ve yalnızca deneyim ve bilgimiz sezgilerimizle ve aynı zamanda duyusal becerilerimizle uyuştuğu sürece mümkün olabilir. Görselin kırılgan ve tavlanmış bir mahremiyet alanı olarak algılanabilecek o tüm derinlikliklerini incelemeye zaman ayırarak, bu şekilde hem kendi algımızla kesiştirip hem de bizim onunla kesişmemizi sağlayarak. Kendi ölçülemez ve tahmin edilemez şeylerini arar, her bir kesitin zaman ve uzayında teker teker bocalar, takriben uçup gidici kalıntılarla bileşir halde; sürekli ilerler ve kendinin yeniden inşası için inşa eder halde.

Gilda R. Guégamian, Eylül 2006